Hayata Parantez Latin Amerika - Pırıl Yay

Bir gezi kitabından ne bekler insanoğlu, daha doğrusu gezi kitabını kimler alır ve kaç defa okur? Pek çok gezgin henüz gidemese de gitmeyi aklının bir köşesine koymuş olanların kütüphanesinde değil elinin altında Cartoville, National Geographic veya Thomas Cook'un pek çok yayını vardır. Bu cümlenin anlamı şudur; "Dünya üzerinde bir yeri görmek istiyorsanız hayal ettiğinizden çok daha fazlasını okumalısınız." 90 günlük Latin Amerika gezisinin, yaklaşık 1 yıl süren hazırlık kısmı için şöyle diyor Pırıl YAY; "... girdikçe içinden çıkamadığım bir araştırma ve okuma dönemi başladı." Ben bir gezginim, listede olmayanları, sunulmayanları merak ediyorum diyen kişi; okumalı, hem de yer, zaman, mekan bakmadan daha fazlasını okumalı.

Okumaya başlayınca da referans kitapları değil gezi günlüğü türünde kitaplar radarınıza daha fazla girmeye başlıyor. Yazar Celil OKER son kitabında şöyle diyor; "Her okur aynı kitaptan farklı bir hikaye alır. Bir okur aynı kitabı farklı zamanda okuduğunda da farklı hikaye alır." Ben bu kitabı, F.Hande Topbaş'ın Bir Şehir Durduğunda kitabındaki satırlar biraz ağır çekim ilerleyince ikinci kez okuma şansı elde ettim.

Pırıl YAY, 2007'de gerçekleştirdiği bu rüya gibi gezinin anlatımı olan "Hayata Parantez Latin Amerika" kitabında, sanki evinin salonunda arkadaşlarına kahve ikram etmiş ve yeni döndüğü gezisinde olan biteni sımsıcak bir sohbet edasıyla anlatıyor. Bazen Peru'lu memurların dedikodusunu yaparak bazen de bindiği otobüsün muavinini ti'ye alarak öyküyü hep sıcak ve ilgiyi yüksek tutuyor.

"Okur bu kitaptan nasıl faydalanabilir?" sorusunun cevabına gelince; kitap, Latin Amerika kıtasını "Yapmadan dönme" veya "Görmeden dönme" başlıklarıyla anlatmıyor. Bir harita içermiyor. Bir rehber kitap olmadığı da zaten belirtiliyor kitapta. Daha çok bir gezginin, seyyahın uzun süreli bir sırt çantalı seyahatinin tüm süreçlerinde yaşadığı tecrübeleri aktarıyor. Ve bazı şeyleri okuyucunun hayaline bırakıyor.

Toplam 10 ülkeyi kapsayan bu gezinin satırlarında okura, Machu Pichu'daki gibi bazen yaşamadan inanmayacağı tecrübeleri, bazen de Buenos Aires'teki gibi Lonely Planet'in dünyaya armağan ettiği ünlü bifteğin lezzetini aktarıyor. Benim gibi gün-gün, saat-saat, nokta-nokta gezi planı yapıyorsanız, o şehrin veya aktivitenin to do /extend kısmına olmazsa olmazlar olarak kaydedilecek pek çok şey var kitapta. Fakir turistin Galapagos'u neresidir, La Paz büyücüler pazarından neler alabilirsiniz, Neruda evlerini neden gemi gibi yaptırmış, Atacama çölünün çekiciliği (ya da çekmeyiciliği) ne, karnaval zamanı Brezilyalı'nın alışkanlıkları nasılmış birinci ağızdan keyifle okumak mümkün. Kitap, su içer gibi çok hızlı okunuyor ama hayata bakış açısına katkısı büyük.