GENEL BİLGİLER
Akdeniz Bölgesi’nde, Osmaniye ili sınırları içindedir. 1958 yılında milli park ilan edilmiştir. Yüz ölçümü 4295 hektardır.
Geç Hitit döneminin ( M.Ö. 8. Yüzyıl) önemli yerleşimlerinin ve kalesinin bulunduğu bir alandır. Roma ve Bizans dönemlerinde de yerleşmeler olmuştur. Milli parkta bu dönemlere ait eserler bulunmaktadır. Ceyhan Irmağı’nın içinden geçtiği bu alanda kızılçam ormanları, meşelikler ve makilikler yer almakta, Akdeniz Bölgesi’ne özgü flora ve fauna türleri yaşamaktadır.
FLORA BİLGİLERİ
Karatepe-Aslantaş Milli Parkı florası, Amanos dağları ve Doğu Toroslar ile ilişkili coğrafi konumu nedeniyle, bu iki bölgenin mediteran kuşağı ile benzerlik taşımaktadır. 50-600 m yükseltiler arasında arızalı topoğrafik yapı gösteren alan, alçak mediteran kuşak özellikleri sergilemektedir. Bu kuşakta kserofitik çalı ve orman toplulukları yayılmıştır. Dere, ırmak ve göl kenarlarında farklı bir bitki örtüsü oluşmuştur.
FAUNA BİLGİLERİ
Karatepe-Aslantaş Milli Parkı ve yakın çevresi kuşlar yönünden oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Bunun en önemli nedenleri arasında, alanda birbirinden farklı yapıda habitat bulunması ve alan içerisinde bir baraj gölünün (Aslantaş baraj gölü) bulunması, milli park kapsamında avcılığın yasaklanmış olması ve koruma önlemleri sayılabilir.
52 familyaya ait 185 kuş türünün 120’si Kırmızı Liste içinde görünmektedir. Alanda; 17 memeli hayvan türü, 12 adet sürüngen, 5 adet amfibi, türü görülebilir. Değişik türlere ait, 22 adet balık türü tespit edilmiştir. Alanda, uzun devreli Gelişim Planı çalışmaları sırasında, 9 takıma ait 49 familya ve bu familyalardan bazılarında ise cins ve tür düzeyine kadar teşhisleri yapılmıştır.
KAYNAK DEĞERLER
Park alanı, Ceyhan nehri üzerinde Aslantaş barajının yapımından sonra, içinde yaklaşık 1000 hektarlık su yüzeyi ile birlikte gerek görsel, gerekse baraj gölünün oluşturduğu su kitlesi ve peyzaj güzellikleri ile ilginç doğal özellikleri taşıyan bir alan durumuna gelmiştir. Park bünyesinde yer alan tarihsel ören alanları ve açık hava müzesi, yörenin turizm ve arkeolojik açıdan önemini bir kat daha arttırmaktadır.
Karatepe-Aslantaş Milli Parkı florası, Amanos dağları ve Doğu Toroslar ile ilişkili coğrafi konumu nedeniyle bu iki bölgenin mediteran kuşağı ile benzerlik taşımaktadır. 50-600 m yükseltiler arasında arızalı topoğrafik yapı gösteren alan, alçak mediteran kuşak özellikleri sergilemektedir. Bu kuşakta kserofitik çalı ve orman toplulukları yayılmıştır. Dere, ırmak ve göl kenarlarında farklı bir bitki örtüsü oluşmuştur.
Orman alt örtüsünde yer alan Glycyrrhiza flavescens türü endemik yayılışı nedeniyle önem taşımaktadır. Maki örtüsü içerisinde yayılışı saptanan Anthemis arenicola var. arenicola, Rigonella raphina ve Scorzonera lacera, endemik karakterli taksonlardır.
Dere Yataklarında, Platanus orientalis, Ostrya carpinifolia, Celtis australis, Nerium oleander, Vitex agnus-castus ve Rubus sanctus gibi ağaç ve çalılar yanında, Clematis cirrhosa ve Ampelopsis orientale gibi tırmanıcılar görülebilir.
Aslantaş Baraj gölü, mevsimsel olarak değişen su seviyesi ile kıyı zonunda farklı bir vejetasyon tipinin yerleşmesine neden olmuştur. Çoğunlukla otsu taksonların yayıldığı bu zonda hakim türler; Xanthium strumarium, Cynodon dactylon’dur. Tamarix smyrnensis’e de sıklıkla rastlanmaktadır.
Çürükler Mahallesi üzerinde yer alan Dana Kayası mevkiinde ve 600 m rakımlı Karatepe’nin batısındaki dik kayalık yamaçlarda Kasmofit karakterli taksonlardan oluşan bu vejetasyon tipinin tanıtıcı türleri; Ceterach officinarum, Parietaria judaica, Umbilicus horizontalis, Valerianella dentata, Cyclamen pseudo-ibericum, Cyclamen pseudoibericum, Ricotia sinuata, Symphytum aintabicum ve Alkanna kotschyana gibi kayalık alanlara adapte olmuş endemik karakterli kasmofitleride, Milli Park sınırları içerisinde görmek mümkündür.
Karatepe zirvesinden, kuzey ve kuzeydoğu yönüne bakıldığında, yoğun bitki örtüsü ile kaplı değişken topografyaya sahip alanların ve bunların kuşattığı geniş su aynasının oluşturduğu peyzaj bütünü, estetik kaynak değeri açısından Milli Park’ta en önemli unsurlardan biridir.
KÜLTÜREL DEĞERLER
Karatepe-Aslantaş, Geç Hitit döneminde M.Ö. 8. yüzyıl’da kendisini “Adana Ovası Hükümdarı” olarak tanıtan Asativata tarafından kuzeydeki kavimlere karşı bir sınır kalesi olarak kurulmuştur. Karatepe-Aslantaş kalesi M.Ö. 720 ya da M.Ö. 680 yıllarında Asurlular’ın saldırıları sonucu yakılıp yıkılmıştır. Bu Geç Hitit kalesinde bulunan ve Anadolu tarihinin karanlık kalmış bir bölümünün aydınlığa kavuşmasına büyük katkısı olan eserlerin en önemlisi yazıtlardır. Yazıtları Açık Hava Müzesi içerisinde görmek mümkündür.
REKREASYON İMKANLARI
Alanda bulunan patika yollarda doğa yürüyüşleri yapılarak ekoturizm faaliyetleri gerçekleştirilebilir. Doğa yürüyüşü sırasında alanda bulunan flora ve faunaya ait canlı birçok örneklerin fotoğrafları çekilerek fotosafari de gerçekleştirilebilir.
Yazıtlar çift dillidir. Açık Hava Müzesinin girişinin sağında, Hitit hiyeroglif, solundakiler de Fenike dilinde yazılmıştır. Bu ortostatlar Karatepe’nin bulunmasından önce çözülememiş olan Hitit hiyeroglif yazısının okunabilmesinde büyük rol oynamıştır. Fenike dilindeki metin, onun kelime kelime tekrarı olan hiyeroglif yazısının okunmasını da mümkün kılmıştır. Bu yazıtlar Fenike yazısı ve Hitit hiyeroglifi ile yazılmış en uzun metinlerdir.
Karatepe-Aslantaş Kalesi 1 km uzunluğunda 3-4 metre kalınlığında, taştan yapılmış savunma duvarı ile çevrilidir. Belirli aralıklarla yerleştirilmiş 28 tane dörtgen planlı burçla güçlendirilmiş duvarlar yaklaşık 5 km’lik bir alanı çevrelemektedir.
Hasancıklı mahallesindeki eski mezarlıkta, kesme taş ve moloz dolgudan yapılma kilise harabesi bulunmaktadır. Sarıdüzü mahallesindeki kalıntılar ise Doğu duvarı izlenebilen bir bazilika kalıntısının mozaik taban döşemesidir. Üzerine buranın sahipleri (Mustafa Kayan) tarafından mozaiği koruyacak şekilde bir ev yapılmıştır. Evin bulunduğu meydanda bir zeytinyağı ezgi taşı, hemen arkasındaki tarlada M.S. 4. yüzyıl, 5/6. yüzyıl, 6/7. yüzyıl ve 13. yüzyıla ait ince ithal, kaba ve kiremit parçaları saptanmıştır.
Karatepe köyü, Sarıdüz mahallesi, Ayvalı Pınar mevkiinde bulunan eserler ise yassı tuğlalarla örülmüş hamam harabesidir. Hamamın Son Roma veya Bizans eseri olduğu tahmin edilmektedir. Yamaçtaki tarlada M.S. 4.-7. yüzyıl ince ithal mallar, Domuztepe tipinde M.S. 5.-6. yüzyıl ince ithal ve kaba mal ile küp ve kiremit örnekleri bulunan eserler arasındadır.
Karatepe köyü, Çürükler mahallesi, Danakaya mevkiinde sarp kayalık bir tepenin batı yamacının Roma dönemine ait olduğu tahmin edilen değirmen taşı, Doğu Sigilata ithal parçaları, zirvede kocaman taşlardan örülmüş Demir Çağı’na ait olduğu tahmin edilen duvar, Roma dönemine ait olduğu tahmin edilen harçlı duvar, bulunmuştur. Yerleşimin M.Ö. 2. yüzyıl M.S. 1. yüzyıl başlarına kadar sürdüğü tahmin edilmektedir.
Karatepe köyü, Aşağı Dikenli mahallesinde, Roma çağına ait tuğladan yapılmış bir tonozla örtülü çeşme, Dikenli mahallesinde Roma Dönemine ait kaptaj bulunmaktadır. Kızyusuflu köyü, Cennetler mahallesinde eski Kırağılı derenin zaman zaman Aslantaş baraj sularının altında kalan kuzey yamacında vaktiyle pöhrekler bulunmuştu. Halen çok aşınmış ve az miktarda, muhtemelen Son Roma Çağı mutfak mallarına rastlanmıştır.